- within Litigation and Mediation & Arbitration topic(s)
- within Litigation, Mediation & Arbitration and Finance and Banking topic(s)
- in United States
Giriş
Tahkim, son yıllarda hem ulusal hem de uluslararası düzeyde ticari uyuşmazlıkların çözümünde en çok tercih edilen yöntemlerden biri haline gelmiştir. Küreselleşen ticaret ve yatırım ilişkileri, tarafsız, öngörülebilir ve uzmanlaşmış uyuşmazlık çözüm mekanizmalarına olan ihtiyacı artırmıştır. Bu bağlamda hem Türkiye hem de İsviçre, farklı tarihi, ekonomik ve hukuki geleneklerine rağmen, tahkim hukukunu çağdaş bir şekilde düzenleyen ve uygulayan iki önemli aktör olarak öne çıkmaktadır.
İsviçre uzun süredir uluslararası tahkim için güvenli limanlardan biri olarak kabul edilmektedir. Cenevre ve Zürih gibi şehirler, uluslararası tahkim merkezleri arasında yer almakta; İsviçre Federal Mahkemesi'nin tahkime müdahalesi sınırlı ve öngörülebilir düzeyde kalmaktadır. 2021 yılında yürürlüğe giren Federal Milletlerarası Özel Hukuk Kanunu'ndaki (PILA) reform, 2023 şirketler hukuku değişiklikleri ve 2024 İsviçre Tahkim Kuralları güncellemesi, ülkenin tahkimdeki modernleşme sürecini pekiştirmiştir.
Türkiye ise 2001 tarihli Milletlerarası Tahkim Kanunu, 2011 tarihli Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve 2007 tarihli Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ile modern bir tahkim altyapısı kurmuştur. 2015'te faaliyete geçen İstanbul Tahkim Merkezi (ISTAC), seri yargılama ve acil hakem kurallarıyla kısa sürede önemli bir ulusal ve bölgesel merkez haline gelmiştir. Yargıtay'ın son yıllarda verdiği kararlar, kamu düzeni ve tahkim anlaşmalarının geçerliliği gibi alanlarda tahkime daha dostane bir yaklaşımı işaret etmektedir.
Her iki ülkenin yatırımcı–devlet tahkimlerindeki rolleri de dikkate değerdir. İsviçre, ICSID ve Enerji Şartı Antlaşması'na taraf olup yatırımcıları onlarca uluslararası davada taraf olmuştur. Türkiye ise 130'dan fazla ikili yatırım anlaşması (BIT) imzalamış, hem yatırımcılarının hem de devlet olarak kendisinin çok sayıda tahkim davasına taraf olduğu bir ülke konumundadır.
Bu çalışma, İsviçre ve Türkiye tahkim hukukunu güncel gelişmeler ışığında karşılaştırmalı olarak incelemekte; mevzuat, kurumlar, tahkim anlaşmalarının geçerliliği, arbitrabilite, hakem kararlarının iptali ve tenfizi ile yatırımcı–devlet tahkimlerindeki eğilimleri analiz etmektedir.
I. Hukuki Çerçeve
A. İsviçre
İsviçre, tahkim alanında uzun süredir UNCITRAL Model Kanunu'na yakın bir düzenlemeye sahiptir. 2021 yılında yürürlüğe giren PILA reformu, özellikle usule ilişkin kuralları modernleştirmiş, Federal Mahkeme'ye elektronik dosyalama imkânı getirmiş, tarafların yargılama dilini serbestçe seçebileceğini açıkça düzenlemiş ve hakem kararlarının iptali için başvuru prosedürlerini sadeleştirmiştir.
Ayrıca, İsviçre Borçlar Kanunu'na 2023 yılında eklenen hükümlerle, anonim şirketlerin ana sözleşmelerine doğrudan tahkim şartı koymalarına imkân tanınmıştır. Bu düzenleme, özellikle kurumsal uyuşmazlıklarda tahkimin kullanımını artırmayı hedeflemiştir. İsviçre Federal Mahkemesi ise, tahkime ilişkin başvuruların nihai merci olarak tek elden görülmesini sağlayarak hızlı ve öngörülebilir bir yargılama pratiği sürdürmektedir.
B. Türkiye
Türkiye, Avrupa'daki dualist yaklaşımı benimseyerek iç ve uluslararası tahkimi farklı kanunlarla düzenlemiştir. Milletlerarası Tahkim Kanunu yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklara uygulanırken, Hukuk Muhakemeleri Kanunuiç tahkim için geçerlidir. Ayrıca MÖHUK yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi ile milletlerarası özel hukukun diğer yönlerini düzenlemektedir.
Türkiye, 1958 tarihli New York Konvansiyonu'na taraf olup karşılıklılık rezerviyle uygulamaktadır. Ayrıca, ICSID Sözleşmesi'ne 1987'de imza atmış ve 1989'da taraf olmuştur. Yargıtay, son yıllarda kamu düzeni yorumunu daraltarak, tahkimin öngörülebilirliğini artırma yönünde önemli adımlar atmıştır.
II. Tahkim Kurumları
A. İsviçre Tahkim Merkezi (SCAI)
İsviçre'nin önde gelen tahkim kurumu, 2021'de yeniden yapılandırılan İsviçre Tahkim Merkezidir. “Swiss Rules” adıyla bilinen tahkim kuralları, 2021 ve 2024 güncellemeleriyle modernleştirilmiş; elektronik bildirim, çok taraflı davalar, birleşme ve konsolidasyon gibi konularda esneklik sağlanmıştır.
Cenevre ve Zürih, uluslararası tahkim için tercih edilen merkezler olmaya devam etmektedir. İsviçre'nin tarafsızlığı, tahkim dostu yargısı ve güçlü altyapısı, onu bölgesel bir tahkim merkezi konumuna taşımaktadır.
B. Türkiye'de Tahkim Kurumları
Türkiye'de en bilinen kurum İstanbul Tahkim Merkezi (ISTAC) olup 2015'te faaliyete geçmiştir. 2024 yılında 167 dosya açılmış, bunların %87'si iç, %13'ü ise milletlerarası nitelikte olmuştur. 5 milyon TL altındaki uyuşmazlıklarda seri yargılama kuralları uygulanmakta ve üç ay içinde karar verilmesi öngörülmektedir.
ISTAC dışında, İstanbul Ticaret Odası Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi (ITOTAM), Türkiye Barolar Birliği Tahkim Merkezi ve 2019'da kurulan İslam İşbirliği Teşkilatı Tahkim Merkezi (OIC-AC) de faaliyet göstermektedir. OIC-AC'nin 2023 kuralları, hem ticari hem yatırım uyuşmazlıklarını kapsamakla birlikte, İslam İşbirliği Teşkilatı yatırım anlaşmalarından kaynaklı uyuşmazlıkların çözüm mercii değildir. Ayrıca bir önemli tahkim merkezi de UTAUM Global Uluslararası Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi'dir. UTAUM ulusal ve uluslararası düzeyde uyuşmazlıkların hızlı, etkin ve güvenilir şekilde çözülmesini amaçlayan bir merkezdir. Merkez, özellikle ticari uyuşmazlıklarda taraflara bağımsız, tarafsız ve uzman kişiler önünde çözüm imkânı sunar. UTAUM taraflara hem tahkim yoluyla bağlayıcı karar verilmesi hem de arabuluculuk yoluyla dostane çözüm seçeneklerini sunar.
UTAUM, kurallarını uluslararası standartlara uygun şekilde hazırlamış olup UNCITRAL Tahkim Kuralları başta olmak üzere milletlerarası tahkim ilkeleriyle uyumluluk gözetir.
III. Tahkim Anlaşmalarının Geçerliliği
A. İsviçre
İsviçre hukuku, tahkim anlaşmasının yazılı olmasını aramakla birlikte elektronik ortamda yapılan kayıtları da geçerli kabul etmektedir. Ayrılabilirlik ilkesi, Federal Mahkeme içtihadında güçlü biçimde yerleşmiştir.
Ayrıca İsviçre Federal Mahkemesi, irade yorumunda tarafların tahkime yönelme eğilimini destekleyen yaklaşımıyla bilinir. Mahkeme, belirsizlik durumunda dahi tahkim şartlarının geçerliliğini korumaya çalışmaktadır.
B. Türkiye
Türk hukuku da tahkim anlaşmalarının yazılı olmasını şart koşar. Yargıtay, taraf iradesinin açık ve kesin olmasını aramaktadır. Ancak Türkiye'de tarihsel olarak önemli bir tartışma, 805 sayılı Türkçe Kullanma Kanunu nedeniyle tahkim şartlarının yabancı dillerde düzenlenip düzenlenemeyeceği olmuştur.
Son içtihatlarda Yargıtay, yabancılık unsuru taşıyan sözleşmelerde bu kanunun uygulanmayacağını, dolayısıyla yabancı dildeki tahkim şartlarının geçerli olduğunu kabul etmiştir. Bu, Türk hukukunun tahkim dostu yaklaşımını pekiştiren önemli bir gelişmedir.
IV. Tahkime elverişlilik
Her iki ülke de tarafların serbestçe tasarruf edebileceği konuların tahkime elverişli olduğunu kabul etmektedir.
İsviçre'de, taşınmazlar üzerindeki ayni haklara ilişkin uyuşmazlıklar tahkime elverişli değildir. Ancak kişisel haklara dayalı taşınmaz davaları tahkimde görülebilmektedir.
Türkiye'de ise tahkime elverişlilik tartışmaları daha yoğun yaşanmaktadır. Yargıtay, tüketici uyuşmazlıklarını kamu düzeni gerekçesiyle tahkime kapalı görmektedir. Ayrıca anonim şirket genel kurul kararlarının iptali, şirketin feshi gibi davaların tahkime elverişli olmadığına hükmetmiştir. Bununla birlikte, son dönemde akademide ve uygulamada bu alanda tahkime daha geniş bir yaklaşım benimsenmesi gerektiği yönünde güçlü görüşler oluşmuştur.
V. Hakem Kararlarının İptali ve Tenfizi
A. İsviçre
İsviçre'de tahkim kararlarının iptali için tek merci, İsviçre Federal Mahkemesi'dir. İptal sebepleri sınırlıdır: usulî adalet ihlali, hakemin yetkisizliği, kamu düzeni ihlali gibi. Mahkeme, révision au fond yasağı gereği kararın esasına girememektedir.
Federal Mahkeme'nin kamu düzeni kavramını dar yorumlaması, İsviçre'nin tahkim dostu imajını pekiştirmektedir.
B. Türkiye
Türkiye'de iç ve milletlerarası tahkim kararları için iptal sebepleri UNCITRAL Model Kanunu'na paralel düzenlenmiştir. Ancak, özellikle kamu düzeni gerekçesiyle mahkemelerin zaman zaman kararın esasına girdiği görülmektedir.
2018'de yapılan değişiklikle, iptal davalarının ilk derece yerine doğrudan bölge adliye mahkemelerine yapılması, yargılama sürecini hızlandırmıştır.
Yabancı hakem kararlarının tenfizinde ise New York Konvansiyonu uygulanmakta; kamu düzeni, yetkisizlik ve usule aykırılık gibi sebepler ileri sürülebilmektedir. Yargıtay'ın son kararlarında kamu düzeni kavramını daralttığı ve tahkim lehine yorum yaptığı dikkat çekmektedir.
VI. Yatırımcı–Devlet Tahkimleri
A. İsviçre
İsviçre, ICSID ve Enerji Şartı Antlaşması'na taraf olup yatırımcıları çok sayıda tahkim davasında taraf olmuştur. İsviçreli yatırımcıların özellikle enerji ve doğal kaynak sektörlerinde yoğunlukla tahkim başvurusu yaptığı görülmektedir.
İsviçre'nin tahkimdeki tarafsızlığı, yatırımcılar için güvence sağlamaktadır. Ayrıca, İsviçre merkezli tahkim kurumları, yatırım uyuşmazlıklarında da giderek daha fazla tercih edilmektedir.
B. Türkiye
Türkiye, 1962'de Almanya ile yaptığı BIT'ten bu yana 130'dan fazla yatırım anlaşması imzalamıştır. Türk yatırımcılar özellikle Orta Asya ve Orta Doğu'da çok sayıda tahkim davası açmıştır. Libya, Türkmenistan ve Rusya; Türk yatırımcıların en fazla taraf olduğu ülkeler arasında yer almaktadır.
Türkiye aleyhine açılan davalarda ise çoğunlukla enerji ve altyapı yatırımları öne çıkmaktadır. 2025 itibarıyla kamuya yansıyan 20 davanın çoğu Türkiye lehine sonuçlanmış, yatırımcılara ödenen tazminatlar talep edilenden oldukça düşük kalmıştır. Bu durum, Türkiye'nin yatırımcı–devlet tahkimlerinde güçlü bir performans sergilediğini göstermektedir.
VII. Karşılaştırmalı Değerlendirme
İsviçre, köklü tahkim geleneği, Federal Mahkeme'nin öngörülebilir içtihatları ve uluslararası itibarı sayesinde “oturmuş” bir merkezdir. Türkiye ise genç kurumları ve gelişen içtihadıyla “yükselen” bir merkezdir.
Her iki ülke de kamu düzeni kavramını giderek dar yorumlamakta ve tahkim lehine bir eğilim sergilemektedir. Ancak Türkiye'de mahkemelerin uygulamada zaman zaman tahkim kararlarının esasına girdiği görülmektedir. İsviçre'de ise bu durum kesin biçimde reddedilmektedir.
Tahkim kurumları açısından, İsviçre'nin uluslararası itibarı tartışmasız olmakla birlikte, ISTAC'ın seri tahkim kuralları ve pratik çözümleri, bölgesel uyuşmazlıklarda rekabetçi bir avantaj sağlamaktadır.
Yatırım tahkimlerinde ise her iki ülke de aktif taraflardır. İsviçreli yatırımcılar daha çok gelişmekte olan ülkelerde yapılan yatırımlardan kaynaklı tahkime başvururken, Türk yatırımcıların deneyimleri özellikle Orta Asya ve Kuzey Afrika'da yoğunlaşmaktadır.
Sonuç
Türkiye ve İsviçre, farklı hukuk sistemleri ve tarihsel geçmişlere sahip olmalarına rağmen, tahkim alanında giderek yakınsayan bir çizgi sergilemektedir. İsviçre, istikrar ve tarafsızlıkla küresel tahkim merkezleri arasında yer alırken; Türkiye, modern mevzuatı ve ISTAC gibi kurumlarıyla bölgesel bir tahkim merkezi olma yolunda hızla ilerlemektedir.
Her iki ülkenin de kamu düzeni yorumunu daraltması, tahkim dostu yargı eğilimleri ve yatırım tahkimlerindeki etkin rolleri, 2025 itibarıyla uluslararası tahkimin geleceğinde önemli bir konuma sahip olduklarını göstermektedir.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.