Hâlen yürürlükte olan 1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu esasen İsviçre'nin 1889 tarihli Para Alacaklarının Tahsili ve İflas Hakkında Federal Kanunundan iktibas yolu ile hazırlanmış olan 1929 tarihli ve 1424 sayılı İcra ve İflas Kanununun revizyona tabi tutularak yeniden kanun numarası almış olan şeklidir.
Yeni Cebri İcra Kanunu Taslağı oluşturulurken taslağın tamamı bakımından üzerinde önemle durulan ilke, yürürlükteki Kanunun, yıllar içinde parça parça yapılan değişiklik ve ilavelerle anlaşılması ve uygulanması güç bir hal alan metninin, yine doktrinde yapılan bir benzetmeyle labirente dönüşmüş kurallarının, kolayca anlaşılabilir ve uygulanabilir bir sadeliğe kavuşturulması için çaba gösterilmiş olmasıdır. Taslaktaki hükümlerin kaleme alınmasında günümüz Türkçesi kullanılmıştır. Kullanımdan düşmüş yabancı kökenli kelimeler bugün yaygın şekilde kullanılan sözcüklerle değiştirilmiştir. Taslakta önemli olarak gördüğümüz değişikliklere aşağıda yer verilmiştir.
- Bu değişikliklerin ilki ilamlı icra sisteminde ilk derece mahkemesi kararlarının icra kabiliyeti kazanmasını bölge adliye mahkemesi tarafından verilecek istinaf kararına kadar ertelemesidir. Böylelikle daha önce istisnai olarak icra edilebilmesi için kesinleşmesi beklenen kararlar (Tespit davaları gibi) değil tüm davalar için istinaf kararları beklenmesi gerekecektir. Bu durumda icranın geri bırakılması hükümlerinde de değişikliğe gidilmesi öngörülmektedir. Her türlü nafaka alacağı, bedensel zarar ve destekten yoksun kalma alacakları, işçinin iş ilişkisinden doğan alacakları ile bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bir geminin tahliye ve teslimi hakkındaki ilk derece mahkemesi ilamları, kanun yolu açık olsa dahi icraya konulabilir.
- İlamsız icra hükümlerinde ise yapılan önemli bir değişiklik ilamsız icra sürecini başlatabilmek için bir belgeye dayanılması gerekliliğinin kanuna derç edilmesi şeklindeki değişikliktir. Yürürlükteki kanunda belgeye dayanmaksızın ilamsız icra takibi başlatılabilmesi mümkünken bu durumun değişeceği öngörülmektedir.
- İlamsız icra usulüne getirilen ikinci önemli değişiklik de icra hukuk mahkemelerine yapılan başvuruyla itirazın kaldırılması usulünün terk edilmesidir. Taslağın öngördüğü sisteme göre ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun yapabileceği itirazla takip duracak, fakat duran bu takibi haciz talebiyle yeniden harekete geçirebilmek için mutlaka genel mahkemelerle bir itirazın iptali davasının açılması gerekecektir. Bu kapsamda ilamsız icra usulündeki kambiyo senetlerine dayalı takip hakkındaki hükümler ile banka alacaklarının tahsili hakkındaki özel hükümler de, genel bir düzenleme niteliğinde olan Taslağa alınmamıştır.
- Uygulamasına hemen hemen hiç rastlanmayan Sermaye Şirketleri ile Kooperatiflerin Uzlaşma yoluyla Yeniden Yapılandırılması, Fevkalade Hallerde Mühlet, Fevkalade Hallerde Tatil gibi sözde rehabilitasyon usulleri konkordato çatısı altında birleştirilerek kanun hükümlerindeki karmaşıklığa son verilmektedir.
- İcra ve iflas dairelerine yatırılan veya bu dairelerce tahsil edilen paraların, Adalet Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelik hükümleri çerçevesinde nemalandırılacağı ve kanunda belirtilen kesintiler yapıldıktan sonra kalanının, nemalarıyla birlikte banka aracılığıyla hak sahiplerine ödeneceği hükme bağlanmaktadır. 2004 sayılı Kanunda düzenlenmeyen ve bir yenilik olarak getirilen bu hükümle, ilgililerin mülkiyet hakkının azami seviyede korunması amaçlanmaktadır.
- Şikâyet yoluna, takibin tarafları ve hukuki yararları bulunmak şartıyla üçüncü kişiler başvurabilir. Bilindiği üzere icra takiplerinde, alacaklı ve borçlu dışında üçüncü kişilerin de haklarının etkilenmesi söz konusu olabilmektedir. 2004 sayılı Kanunun uygulanması sırasında, Yargıtay tarafından takibin tarafı olmayan, alacaklı ve borçlu dışında üçüncü kişilerin şikâyet yoluna gidemeyeceğine karar verilmekteydi. . Taslakla, takibin tarafları dışında hukuki yararı bulunan üçüncü kişilerin de şikâyet yoluna başvurabileceği açıkça hükme bağlanmaktadır. Düzenlemeyle, her somut olayda takibin tarafı olmayan üçüncü kişinin, takipteki bir usulsüzlüğü veya kanuna aykırılığı ileri sürmesinde korunmaya değer bir hukuki yararının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu değerlendirme, şikâyeti inceleyen mahkemece yapılacaktır.
- Yalnızca duruşma açılarak yapılan şikâyet incelemelerinde vekâlet ücretine hükmedilebilecek, duruşma açılmaksızın dosya üzerinden karara bağlanan şikâyet başvurularında ise vekâlet ücretine hükmedilemeyecektir.
- Takibine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde mahkemeye başvurarak genel hükümlere göre itirazın iptali için dava açabilir. Süresi içinde itirazın iptali istenilmediği takdirde takip düşer ve yeniden ilamsız takip yapılamaz.
- Mal ve hakkın satılması kanuni süre içinde talep edilmez veya satış talebi geri alınıp da kalan süre içinde yeniden talepte bulunulmazsa, mal ve hak üzerindeki haciz kalkar ve aynı icra takibi içinde bu mal tekrar haczedilemez.
- Üçüncü kişiye tek bir haciz ihbarnamesi gönderilecek ve üçüncü kişiden icra ve iflas dairesine alacağı ödemesi veya malı teslim etmesi istenecektir. Üçüncü kişi bu ihbarnameye doğrudan doğruya itiraz edebilir. Bununla birlikte, üçüncü kişi ihbarnameye itiraz etmemiş olsa dahi, ihbarnamenin gereğinin yerine getirilmemiş olması hâlinde, ihbarnameye konu olan borç veya mal, üçüncü kişinin yedinde sayılmayacaktır. İhbarnamenin gereğinin yerine getirilmemesi hâlinde alacaklı, icra hukuk mahkemesinde üçüncü kişiye karşı dava açıp; mal, hak veya alacağın üçüncü kişinin yedinde bulunduğunu ispat ederek, alacağın ödenmesine veya malın teslimine yahut mal bulunmazsa bedelinin ödenmesine karar verilmesini isteyebilecektir.
- İcra ve iflas dairesince yapılan veya yaptırılan kıymet takdirine karşı şikâyet yoluna başvurulmadığı hâllerde, bu kıymet takdirinin yapıldığı veya raporun verildiği tarihten; şikâyet yoluna başvurulduğu ve icra hukuk mahkemesince şikâyetin kabul edildiği durumlarda ise, icra hukuk mahkemesinin karar verdiği tarihten itibaren bir yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemeyecektir. Doğal afetler, imar durumundaki değişiklikler veya ekonomik kriz hâllerinde ya da mevcut kıymet takdirlerinde önemli değişiklikler meydana getiren benzer hâllerde, bir yıllık süre geçmese dahi yeniden kıymet takdiri istenebilir.
Sonuç olarak, taslakta birçok değişiklik mevcut olup ilk aşamada önemli olarak gördüğümüz değişikliklere yer verilmiştir. Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulan İcra ve İflas Kanunu Bilim Komisyonunca hazırlanan Cebrî İcra Kanunu Taslağı'na ilişkin görüş ve öneriler 31/01/2026 tarihine kadar mgm.ozelhukuk@adalet.gov.tr adresine iletilmesi gerekmektedir.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.