Paralel ithalat ve yetkisiz paralel ithal ürünler; marka sahibinin rızasıyla yurt dışında hukuka uygun olarak piyasaya sürülen orijinal ürünlerin, marka sahibinin ayrıca izni alınmaksızın Türkiye'ye ithal edilmesi durumunu ifade etmektedir. Bu olgu, uzun süredir uluslararası düzeyde hem hukuki hem de ticari açıdan önemli tartışma konularından biri olmayı sürdürmektedir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 7. maddesi, marka hakkının kapsamını düzenlerken, Türkiye'de uluslararası tükenme ilkesine imkân verecek şekilde yorumlanmaktadır. Buna göre, marka sahibi tarafından dünyanın herhangi bir yerinde hukuka uygun olarak satışa sunulan ürünler, kural olarak Türkiye'ye ithal edilip yeniden satılabilir.
Bu yaklaşım, ticaretin serbestleşmesini teşvik etmekle birlikte, marka sahipleri açısından fiyatlandırma, dağıtım ve kalite kontrol süreçlerinde ciddi zorluklar doğurabilir. Özellikle ambalaj, etiketleme veya mevzuata uygunluk bakımından Türkiye pazarı için üretilenlerden farklılık gösteren ürünler, kalite ve güvenlik standartlarının korunmasını zorlaştırır.
SMK, esaslı değişiklik, yanlış etiketleme veya orijinal ürün üzerinde oynama gibi durumlarda bu ürünleri hak ihlali olarak değerlendirme imkânı tanır. Bunun yanı sıra, ilaç, gıda, tıbbi cihaz ve alkollü içecekler gibi sektörlerde ithalat öncesi lisans ve onay zorunlulukları, marka sahiplerine fikrî mülkiyet hukuku dışında da güçlü bir müdahale imkânı sunar.
Düzenleyici Araçlar
Türkiye'de fikrî mülkiyet mevzuatı paralel ithalatı doğrudan yasaklamasa da, belirli sektörlerde uygulanan düzenleyici kurallar bu tür ürünlerin ithalatını fiilen engelleyebilir. İlaçlar, tıbbi cihazlar, gıda, gıda takviyeleri, alkollü içecekler ve benzeri ürünler; ithalat öncesinde Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu veya Tarım ve Orman Bakanlığı gibi ilgili otoritelerden alınması gereken ruhsat ve onaylara tabidir. Bu izinler olmaksızın, ürünler orijinal olsa bile ülkeye sokulamaz. Bu durum, marka sahiplerine, fikrî mülkiyet hukukundan bağımsız olarak güçlü bir denetim ve müdahale alanı yaratır.
Gümrük Uygulamaları
4458 sayılı Gümrük Kanunu çerçevesinde hak sahipleri, Fikrî ve Sınai Hakların Korunmasına İlişkin Gümrük Başvurusu yaparak, gümrük idarelerinden potansiyel ihlalleri izlemesini ve şüpheli sevkiyatlara el koymasını talep edebilir. Bu sistem, esasen sahte ürünleri hedef alsa da, düzenleyici gereklilikleri karşılamayan yetkisiz paralel ithal ürünlerin de tespitinde etkilidir.
Uygulamada gümrükler, özellikle ilaç, alkollü içecek ve kişisel bakım ürünlerinde, sahtecilik veya mevzuata aykırılık şüphesiyle çok sayıda sevkiyatı durdurmaktadır. Bu müdahaleler, ürünler piyasaya girmeden önce marka sahiplerine hem engelleme hem de tedarik zincirini ve tekrar eden failleri belirleme fırsatı verir.
Sonuç
Her ne kadar Türkiye uluslararası tükenme ilkesini benimseyerek paralel ithalata imkân tanısa da, düzenleyici onay süreçleri, gümrük denetimleri ve mevzuata uyum yükümlülükleri, yetkisiz paralel ithal ürünlerin ülkeye girişini engelleme imkanı tanır. Marka sahipleri, fikrî mülkiyet korumasını sektörel düzenlemeler ve stratejik gümrük takibiyle birleştirerek marka bütünlüğünü ve pazar konumunu etkin şekilde koruyabilir.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.