ARTICLE
20 August 2025

Türkiye'de Şirket Bölünmeleri: Güncel Mevzuat, Eğilimler ve Stratejiler

AL
ASY Legal

Contributor

ASY LEGAL is a boutique law office established by Ali Yurtsever and Emir Aksoy operating in the business center of Istanbul. Our attorneys provide an extensive range of counselling to cover our client's legal issue comprehensively. We ensure that our clients receive tailored solutions for their specific legal issues.
Günümüz koşulları Türkiye'deki şirketleri yapılarını gözden geçirmeye itmektedir. Bu dönüşümün en güçlü araçlarından biri de "şirket bölünmesi" işlemidir.
Turkey Corporate/Commercial Law

Günümüz koşulları Türkiye'deki şirketleri yapılarını gözden geçirmeye itmektedir. Bu dönüşümün en güçlü araçlarından biri de "şirket bölünmesi" işlemidir. Son yıllarda hem küçük hem orta hem de büyük ölçekli şirketlerin bu yola daha sık başvurduğu gözlemlenmektedir. Peki, şirket bölünmesi tam olarak nedir ve son yıllarda şirketlerin bu stratejik hamleyi tercih etmelerinin ardındaki nedenler ve şirketlerin bu yola başvururken hukuken dikkat etmesi gereken hususlar nelerdir?

I. Şirket Bölünmelerindeki Artışın Nedenleri

Şirket bölünmesi, mevcut bir ticaret şirketinin malvarlığını, haklarını ve borçlarını bir veya birden fazla şirkete devrederek gerçekleştirilen bir yeniden yapılanma işlemidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("TTK") 159 ila 179. maddeleri arasında detaylıca düzenlenen bu süreç, şirketlerin stratejik hedeflerine ulaşmasında ve değişen pazar koşullarına uyum sağlamasında kritik bir rol oynamaktadır.

Şirket bölünmesi işlemlerindeki artışın arkasında yatan temel nedenler şunlardır:

  • Ekonomik Koşullara Uyum: Yüksek enflasyon ve kur dalgalanmaları gibi ekonomik belirsizlikler, şirketleri maliyetleri kontrol etmeye ve riskleri yönetmeye zorlamaktadır. Dolayısıyla şirketler, riskli ve/veya farklı yasal düzenlemelere tabi iş kollarını ana şirketten ayırarak faaliyet risklerini ve sorumlulukları şirketleri bölmek suretiyle paylaştırabilmektedir. Kapsamlı bir hukuki ve vergisel yapılandırma ve stratejik planlama içerisinde başkaca araçlarla birlikte doğru kullanıldığında sermayenin kaybı, borca batıklık veya teknik iflas gibi durumların oluşması riskini önlemede dahi kullanılabilmektedir.
  • Verimlilik ve Uzmanlaşma: Çok büyük ölçekli ve/veya birden fazla alanda faaliyet gösteren şirketler, zamanla verimlilik kaybı yaşayabilmektedir. Bölünme, şirketlerin ana faaliyet alanlarına odaklanmasını, her bir iş kolunun kendi uzmanlık alanında daha verimli çalışmasını ve katma değer yaratmasını sağlayabilmektedir. Dolayısıyla, küresel rekabetin arttığı günümüz koşullarında, özellikle çok büyüyen ve ana işletme konusundanuzaklaşan şirketlerin de bu yola başvurduğu sıklıkla gözlemlenmektedir.
  • Yönetimin Kolaylaştırılması: Çok büyük ölçekli, karmaşık ve çokuluslu şirket yapılarında, farklı iş kolları arasında koordinasyon ve yönetim zorlukları ortaya çıkabilmekte, bölünme, bu iş kollarını ayırarak yönetimi kolaylaştırabilmekte ve her bir iş kolunun kendi stratejilerine daha iyi odaklanmasını sağlayabilmektedir.
  • Yatırım Alma: Belirli durumlarda, bölünme yoluyla ayrılan bir iş kolu ve/veya varlık grubu, ayrı bir şirket olarak daha kolay finansman bulabilmekte veya stratejik ortaklıklar kurabilmektedir. Bu şekilde, ayrılan birimin kendi başına büyüme potansiyelini artırmanın hedeflendiği durumlar da gözlemlenmektedir.
  • Ortaklar Arası Uyuşmazlıkların Çözümü: Özellikle aile şirketlerinde ve çok ortaklı yapılarda ortaya çıkan görüş ayrılıkları, miras paylaşımı veya stratejik vizyon farklılıkları, dava yoluna başvurmaya gerek kalmaksızın, özellikle uyuşmazlığın erken aşamalarında bölünme yoluyla çözüme kavuşturulabilmektedir.
  • Mevzuatın Sağladığı Teşvikler: 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun ("KVK") 19. ve 20. maddelerinde ve ilgili tebliğlerde öngörülen şartlar sağlandığında şirket bölünmeleri, kurumlar vergisi, KDV, damga vergisi ve harçlardan istisna tutulmaktadır. Bu vergisel avantajlar, bölünmeyi ekonomik açıdan cazip bir yeniden yapılanma yöntemi haline getirmektedir. Her ne kadar 7456 sayılı Kanun'la yapılan düzenleme sonucunda, 1 Ocak 2024'ten itibaren "taşınmazlar" vergisiz kısmi bölünme kapsamı dışına çıkartılmış ve bu değişiklik şirketlerin bölünme stratejilerini yeniden değerlendirmelerine yol açmış olsa da "iştirak hisseleri" ile "üretim ve hizmet işletmeleri" halen bu kapsamda vergisiz yapılandırılabilmektedir. Bu nedenle şirketler, kısmi bölünmeyi stratejik bir araç olarak kullanmaya devam etmektedir.

II. Geçerli Bölünmeler ve Bölünme Türleri

TTK'da sermaye şirketlerinin ( anonim şirketler ve limited şirketler) ve kooperatiflerin yine sermaye şirketlerine ve kooperatiflere bölünebilmesine izin verilmiştir. Şahıs şirketlerinin kendi aralarında bölünmeleri mümkün olmadığı gibi, sermaye şirketlerinin şahıs şirketlerine veya şahıs şirketlerinin sermaye şirketlerine bölünmeleri de mümkün değildir.

TTK, şirket bölünmesini iki temel türde düzenler:

a) Tam Bölünme:

  • Bir şirketin tüm malvarlığının bölümlere ayrılarak en az iki şirkete devredilmesidir.
  • Bölünen şirket tasfiyesiz sona erer.
  • Bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve haklarını edinirler.
  • Bölünen şirket sona erdiği için sermaye azaltımı söz konusu olmaz.

b) Kısmi Bölünme:

  • Şirketin malvarlığının tamamı değil, bir veya birden fazla bölümünün başka bir şirkete devredilmesidir.
  • Bölünen şirket varlığını sürdürür, elinde kalan malvarlığı ile faaliyetine devam eder.
  • Kısmi bölünme, ya devralan şirketin paylarının bölünen şirketin ortaklarına verilmesi ya da devralan şirketin paylarının bölünen şirkette kalması (yavru şirket oluşturma) şeklinde gerçekleşebilir.
  • Hisselerin ortaklara verildiği durumda sermaye azaltımı gerekebilir. (Yavru şirket oluşturulan durumda gerekmeyecektir.)

Tam ya da kısmi bölünmede, malvarlığının bölümleri mevcut bir şirkete devredilebileceği gibi ("devralma yoluyla bölünme") yeni kurulacak bir şirkete de aktarılabilir ("yeni şirket kurulması yoluyla bölünme"). Hatta, malvarlığının bir kısmının mevcut bir şirkete, kalan kısmının ise yeni bir şirkete devri de mümkündür.

Devralma yoluyla bölünmede, bölünen şirket ortaklarına devralan şirket(ler)in paylarının tahsisi için, devralan şirket(ler)in ortakların haklarını koruyacak ölçüde sermaye artırımı yapması gerekebilir. Bu artırım sermaye taahhüdü yoluyla gerçekleştirilir ve hem simetrik hem asimetrik bölünmelerde uygulanır.

Bölünme, payların ortaklara tahsis biçimine göre oranların korunduğu (simetrik) ve oranların korunmadığı (asimetrik) olarak ikiye ayrılır. Kural olarak her iki tür aynı hükümlere tâbidir; ancak asimetrik bölünmede onay, devreden şirkette oy hakkına sahip ortakların en az %90'ının kabulüyle alınır. Bu ayrım, asimetrik bölünmenin azınlık ortaklar bakımından risk yaratmasından kaynaklanır.

III. Şirket Bölünmesinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Bölünme işlemleri, hukuki güvenliğin sağlanması ve sürecin şeffaflığını arttırma amacıyla mevzuatta çok kapsamlı bir şekilde düzenlenmektedir. Dolayısıyla, bölünme işlemi detaylı bir hukuki ve vergisel ön değerlendirme gerektirir.

  • Alacaklı ve İşçi Haklarının Korunması: Bölünme, alacaklıların teminatı olan malvarlığının bir kısmını devrettiğinden, alacaklılar için borçlu ve teminat değişikliği riski yaratır. TTK'da, riski dengelemeyi amaçlayan, alacaklılara yapılması gereken çağrı/ilana, istemde bulunan alacaklıların alacaklarının teminat altına alınmasına ve bölünmeye katılan şirketlerin müteselsil sorumluluğuna ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. İşçiler bakımından da benzer bir şekilde, eski işveren ile devralan işverenin, işçi alacaklarından müteselsilen sorumlu olacağına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
  • Hukuki Süreç Yönetimi: Bir şirketin bölünme kararı, TTK hükümleri uyarınca dikkatli bir hukuki süreç yönetimi gerektirir. Bu süreç, öncelikle yönetim organları tarafından bölünme planı veya sözleşmesinin hazırlanmasıyla başlar. Ardından bölünme raporu, (belirli durumlarda) ara bilanço ve ilgili mali tablolar hazırlanır; ortaklara inceleme hakkı tanınarak şeffaflık sağlanır. Alacaklılara ilan yoluyla çağrı yapılır ve gerekiyorsa teminat gösterilir. Genel kurul onayı alındıktan sonra, süreç ticaret siciline tescil ile hukuki geçerlilik kazanır.
  • Vergisel Değerlendirme Gerekliliği: Tam bölünme işlemi sonucunda bölünen kurumun öz sermaye tutarını geçmeyen zararları, devralan kurumlar tarafından kazançlarından indirilebilir. Ancak bu zarar mahsubunun yapılabilmesi için bölünen kurumun son 5 yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olması ve devralınan veya bölünen kurumun faaliyetine bölünmenin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en az 5 yıl süreyle devam edilmesi gibi şartlar aranır. Bu avantajlardan yararlanabilmek için kanunda belirtilen tüm şartlara titizlikle uyulması büyük önem taşır.

Kısmi bölünmede ise, tam bölünmeden farklı olarak, bölünen kurumdan devralan kuruma geçmiş yıl zararlarının devredilmesi mümkün değildir. Bu, kısmi bölünmenin zarar mahsubu açısından daha kısıtlayıcı bir yapıya sahip olduğunu gösterir ve şirketlerin bu tür işlemleri planlarken dikkate alması gereken önemli bir farklılıktır. Bununla birlikte, kısmi bölünmede sermaye azaltımı belirli durumlarda vergilendirmeye tabi olabilmektedir. Dolayısıyla, sürecin vergisel avantajlarından yararlanılabilmesi için vergisel açıdan da değerlendirilerek yapılandırılması gerekmektedir.

IV. Sonuç ve Öneriler

Sonuç olarak, şirket bölünmeleri, ilgili mevzuatın sağladığı hukuki çerçeve bazı teşviklerle birlikte, şirketlerin değişen ekonomik koşullara ve stratejik hedeflere uyum sağlamak için sıkça kullandığı bir yeniden yapılanma aracıdır. Ancak, bu süreçlerin karmaşıklığı, hukuki riskleri ve operasyonel zorlukları göz önüne alındığında, şirketlerin bölünme kararı almadan önce detaylı bir değerlendirme yapmaları, güncel mevzuatı ve yargı içtihatlarını titizlikle incelemeleri büyük önem taşımaktadır.

Uygulamada esnekliği nedeniyle çoğunlukla kısmi bölünme tercih edilse de, farklı bölünme seçenekleri farklı ihtiyaçlara cevap vermektedir. Dolayısıyla, her somut olayda en uygun yol şirketin uzun vadeli stratejik çıkarları doğrultusunda belirlenmelidir. Bu kapsamlı değerlendirme yapıldığında, şirketlerin potansiyel riskleri azaltmalarını ve bölünme süreçlerinden maksimum fayda elde etmelerini sağlayacaktır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More